Ozon tedavisi, özellikle bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, belirli tip hastalıkların ve çeşitli yaraların tedavisinde kullanılan tamamlayıcı bir yöntemdir. Üç oksijen atomundan oluşan ve renksiz bir gaz olan ozon gazı, bağışıklık sistemini uyararak rahatsızlıkların tedavi edilmesi amacıyla uygulanmaktadır.
Ozon, güçlü bir okside edici özelliğe sahip olmakla birlikte mikroorganizmaları öldürür. Ayrıca tüm toksinler de bu gaz sayesinde nötralize edilebilir. Hücre yenilenmesini hızlandıran bu tedavi, diyabetten migrene kadar birçok hastalığın giderilmesine veya hafifletilmesine katkı sağlar. Günümüzde ozon tedavisinin kullanılma sıklığı her geçen gün artmaktadır.
Ozon tedavisi farklı yöntemler kullanılarak uygulanabilir. Bu yöntemler şöyle sıralanabilir:
Majör yöntem en sık kullanılan ozon tedavi yöntemleri arasında yer alır. Bu yöntem ile belirli miktardaki kan şişelere veya torbalara alınarak ozonlanır ve tekrar dolaşıma verilir. Minör yöntemde çok daha düşük miktarda kan alınarak ozonlanır. Diğer yöntemler ise bölgesel sağlık sorunlarının ve yaraların iyileştirilebilmesi amacıyla püskürtme veya enjeksiyon kullanılarak gerçekleştirilir.
Ozon tedavisi, birçok hastalığın giderilmesinde veya hafifletilmesinde büyük rol oynar. Bu tedavinin etki alanı oldukça geniştir. Ozon tedavisi günümüzde şu hastalık ve rahatsızlıklara sahip olan kişilere uygulanır:
Ozon tedavisi yukarıda verilen hastalık veya rahatsızlıklara sahip olan kişilere başarıyla uygulanmaktadır. Ancak tedavinin uygulanmadığı durumlar da bulunmaktadır. Özellikle hamileliğin ilk 3 ayında, kontrol altına alınamayan hipertiroidi hastalığına sahip olanlarda, kan pıhtılaşma sorunu olanlarda ve akut hemolitik anemi rahatsızlığına sahip olan kişilerde bu tedavi uygulanmamaktadır.
Ozon tedavisi günümüz teknolojisi sayesinde başarılı bir şekilde uygulanabilir. Bu tedavinin sıklığı ve uygulanacak olan doz; hastalığın aşamasına, hastanın yaşına ve özel durumlara bağlı olarak belirlenir. Belirli bir oranda oksijenle karıştırılarak uygulanan ozonun havayla temas etmemesi de oldukça önemlidir. Günümüzde sıklıkla kullanılan iki uygulama yönteminden bahsetmek mümkündür. Bunlar sistemik ve lokal olarak sıralanabilir.
Sistemik uygulamalarda kullanılan en yaygın yöntem majördür. Bu yöntem ile hastalardan 50 – 200 cc arasında kan alınır. Yaklaşık 10 dakika boyunca ozon ve oksijenin karışımı ile birleştirilen kan, hastaya tekrar damar yolu ile verilir. Bu yöntem kullanılırken hastalığın durumu ve hastanın yaşı gibi faktörlere dikkat edilir.
Lokal uygulamalarda ise uygun miktarda hazırlanan ozon ve oksijen karışımı hastaya damar yoluyla değil de eklemler, tendon, kas ve cilt üzerinden verilir. Ayrıca bu karışımın kas ve eklem boşluklarına uygulanması da söz konusudur. Bu uygulamalarda en çok tercih edilen yöntem ise minördür. Minör yöntemde hastadan alınan ve ozonlanan kan 2 – 5 cc arasında değişiklik gösterir. Bu yöntem bölgesel uygulama yöntemidir.
Ozon tedavisi uygulanacak olan hastalarda seans süresi hastalığın türüne ve hastanın özel durumlarına göre değişiklik gösterir. Hastanın yaşı, kilosu, tıbbi geçmişi ve hastalığın ilerlemesi gibi durumlar göz önünde bulundurulur. Tedavinin ortalama süresi 10 seanstır. Uygulanacak hastalığa göre seans sayısı değişiklik gösterir.
Nadiren de olsa ozon tedavisi gören hastalarda uygulama esnasında geçici tansiyon düşüklüğü meydana gelebilir. Bunun dışında ozonun kendisinden kaynaklanan herhangi bir sağlık sorununun meydana gelmediğini söylemek mümkündür. Ancak yanlış uygulama tekniği veya hatalı doz sonucunda bazı olumsuzlukların meydana gelebileceği de bilinmelidir.
Tamamlayıcı bir tedavi olan ozon tedavisi pek çok fayda sağlamaktadır:
Hücre ve dokudaki oksijen oranını yükseltmeyi sağlayan bu yöntem, bağışıklık sistemi ve kan dolaşımı üzerinde olumlu etki sağlayan tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılmaktadır.
Ozon tedavisi hastanın durumuna ve sahip olduğu hastalıklara bağlı olarak ortalama 10 seans sürer. Ancak hastalığa göre seans sayısı değişmektedir. Seans sayısı, tedaviden önce yapılan test ve tetkikler sonucunda belirlenir.
Tedavinin ardından nadiren de olsa hastalarda tansiyon düşüklüğü meydana gelebilir.
Ozon tedavisi, özellikle bölgesel kilo sorunu yaşayanlarda yağ zincirleri ile reaksiyona girerek yağ asitlerinin kırılıp vücuttan atılmasına yardımcı olur. Ayrıca kan hücrelerinin oksijen taşıma kapasitesini artırdığı için kılcal damarlardaki dolaşımı artırarak selülitin giderilmesine yardımcı olur. Yapılan araştırmalara göre bu tedavi yöntemi, diğer yöntemlere kıyasla selülitler üzerinde çok daha olumlu etki gösterir.
Ozon tedavisi, istenmeyen kiloların verilebilmesi için kullanılabilecek doğrudan yöntemler arasında yer almaz. Bu tedavi yöntemi her ne kadar fazla kiloların giderilmesi için olumlu katkı sağlasa da tek başına yeterli değildir. Ozon tedavisi sayesinde fazla ödemi atmak ve cildi yenilemek mümkündür. Ancak istenilen kiloya ulaşabilmek için düzenli beslenme ve egzersiz gerekir.
Ozon tedavisi; hücresel ve hormonal bağışıklık sistemi üzerinde büyük etkiye sahiptir. Düzenli olarak gerçekleştirilen ozon tedavisi sayesinde güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olabilir ve enfeksiyon hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa karşı direnç yakalayabilirsiniz. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi, ozon tedavisinin sizlere sunduğu en önemli etkiler arasında yer alır.