Anti-Aging yaşlanmanın rutin sürecini yavaşlatarak cildin daha genç bir görünüm kazanmasını sağlayan yöntemdir. Yaşlanmayı yavaşlatan etkilere sahip bu yöntem sayesinde kişinin cilt kalitesi artmaktadır.
Kişinin çevresinden ve hayat tarzından direkt olarak etkilenen cilt yapısı, zamanla parlaklığını kaybeder ve yaşlanma belirtileri ortaya çıkmaya başlar. Serbest radikaller, cildin yüksek miktarlarda UV ışınlarına maruz bırakılması, yaşlanma ile birlikte azalan hormon salgılama, kişinin hareketsiz bir yaşam sürmesi, stres ve sigara gibi yaşlanmayı hızlandıran etkenler anti-aging yöntemiyle yavaşlatılır.
Cilt, vücuttaki yaşlanma belirtilerini en belirgin şekilde gösteren organdır. Geliştirilen teknoloji ve ortaya çıkan yeni yöntemler sayesinde ciltteki yaşlanma yavaşlatılabilmektedir. Anti-aging uygulamaları sayesinde vücutta bulunan hücrelerin yenilenme hızı artırılarak daha genç ve parlak bir görünüm hedeflenir.
20’li yaşların sonuna doğru kişilerin düzenli bir cilt bakım ritüeline sahip olması gerekir. Özellikle yaşlanmanın belirtilerinin ortaya çıkmaya başladığı 30 yaş ve sonrası için, anti-aging bakımının önemi artmaktadır.
Anti-aging cildin yaşlanma sürecini yavaşlatan bir yöntemdir ve alanında uzman hekimler tarafından uygulanmalıdır.
Genel sağlık muayenesi, kan ve hormon testleri yapılarak ciltteki sorunlar tespit edilir.
Bu uygulama sırasında vitamin, mineral, ve hormon düzeylerinin yanı sıra kolestrol düzeyleri de kontrol edilir, dolayısıyla beslenmenin kontrol altına alınması ve doğru bir beslenme düzenine geçilmesi sağlanır. Dengeli bir beslenme düzenine geçilmesi ile yaşam kalitesi artarken uygulamadan alınan verimde artış gösterir.
Anti-aging yöntemlerinin fiziki görünüme etki eden en önemli noktası cilt gençleştirme olarak bilinen prosedürleri içermesidir. Diğer tedavi yöntemleri ile kombinlenerek, kişinin çok daha genç bir cilt yapısına sahip olmasını sağlar.
Anti-aging yöntemleri ile cilt gençleştirmede en çok başvurulan yöntemler arasında bulunan dolgu ve mezoterapi yöntemi ile yumuşak dokuların sahip olduğu yapının güçlendirilmesi öngörülür. Cilt için özel olarak hazırlanmış olan mezoterapi ve dolgu maddeleri, uygun biçimde cilt altına enjekte edilerek kişinin cilt sorunlarının ortadan kaldırılması hedeflenir. Uzman bir hekim tarafından yapılan bu uygulama cilde doğal bir gençlik, canlılık sağlar.
Yaşlanma ile yüzde ortaya çıkan anatomik çizgiler, yüze hacim verilmesi ile ortadan kolaylıkla kaldırılır. Ayrıca kişinin dudak yapısından memnun olmadığı durumlarda dudakların kaldırılması da bu işlem ile mümkün olmaktadır. Kaş görünümünü iyileştirmek isteyen kişiler için kaş kaldırma operasyonlarında da başrol oynayan bu yöntem son derece sağlıklı ve doğaldır.
Anti-aging uygulamaları arasında önemli bir yer tutan botoks da yine kişinin canlı ve genç bir görünüm elde etmesi için uygulanır. Kök hücre ile anti-aging uygulaması da cilt gençleştirme için uygulanan konforlu yöntemlerden biridir.
Bir diğer anti-aging uygulaması olan ve H100 aşısı olarakta bilinen Gençlik aşısı yaşlanma karşıtı tedavilerden bir diğeridir. Gençlik aşısı içeriğinde bulunan hyaluronik asit ve çeşitli vitaminler ile yaşlanmanın etkisiyle oluşan çökme, nem kaybı, mat görüntü, elastikiyet kaybı, cilt yüzeyinde kalınlaşma, çizgi ve kırışıklık şikayetlerinin tedavisinde uygulanarak cildin daha genç ve canlı görünmesini sağlar. Uygulamada seans sayısı kişinin cilt yapısı değerlendirilerek belirlenir.
Somon DNA ise doku altı hücre yenileyici bir uygulamadır. İçeriğinde bulunan somon balığı ekstresi ciltteki kolajen ve lif yapısını tetikleyerek sıkı, parlak ve canlı bir görünüm sağlar.
Örümcek ağı estetiği yöntemi de cildin genç görünüm kazanmasında oldukça sık kullanılmaktadır. Anti-aging yöntemleri arasında bulunan bu yöntem ile ciltteki yaşlanma ve sarkmaların önüne geçilmesi hedeflenir.
Lazer uygulamaları ve mikro iğneleme yönteminde de cilt yenilenmesi ve geçleşmesi amaçlanmaktadır.
Genel olarak 25 yaşında tamamlanan hücre yenilenmesindeki yavaşlama, 30 yaş civarında cilt sorunlarının ortaya çıkması ile kendini ele verir. Kişinin cilt kalitesini artıran anti-aging işlemleri genel olarak bu yaşlarda uygulanmaya başlanır.
Anti-aging tedavilerinde ilk amaç, kişinin genel sağlık durumunu iyileştirmek ve hücresel yaşlanmanın belirtilerini ortadan kaldırmaktır. Yaşlanma etkilerinin yavaşlatılması için kullanılan bu yöntemler birden fazla tedavi şeklinin bir araya getirilmesi ile uygulanır. Kişinin cilt yapısı ve ihtiyaçlarına göre ortaya çıkarılan tedavi yöntemi alanında uzman bir hekim tarafından uygulanır.
Anti-aging uygulamaları sağlıklı ve düzenli beslenme ile başlar. Bu aşamada herhangi bir yaş sınırlaması bulunmaz. Fakat medikal estetik alanına giren diğer tedavi yöntemlerinde kişinin cilt kalitesi belirleyici faktör olmakla birlikte, genellikle 25 yaş ve üzerine önerilir.
Yaşlanmanın durdurulması ve çok daha genç bir görünüm elde edilmesi adına yapılan bu uygulamalarda kişi herhangi bir acı veya ağrı hissetmez. Uygulanan tedavi yönteminin ardından kişiler günlük yaşamlarına kolaylıkla geri döner.
Kişinin hayatını düzenli beslenme ve egzersiz ile desteklemesinin ardından yaptırmış olduğu uygulamalar sonucu yaşlanma belirtilerinin azalmakla birlikte bazı anti-aging uygulamalarını belirli periyotlarla tekrarlaması önerilir.
Yaşlanmayı geciktirmek ve oluşan hasarları en aza indirmek isteyen kadın erkek tüm danışanlar anti-aging uygulamalarını hiçbir yan etkiye maruz kalmadan yaptırabilir.
Bu uygulama seans tekrarı gerektiren işlemler arasında yer alır. Yılda bir uygulanarak cilt üzerindeki etkisi uzatılır.
Gençlik aşısının uygulama alanı dolgu uygulamasına göre daha geniştir. Gençlik aşısı hyaluronik asitin yanı sıra cilt kalitesini artırıcı birçok peptit ve vitamin içerir. Cildin daha genç canlı ve sıkı görünmesi amacıyla yapılır.
Dolgu maddesi ise içeriğinde bulunan hyaluronik asit ile ihtiyaç duyulan bölgedeki hacim eksikliğini gidermek amacıyla uygulanır.